Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
TARİH & EĞİTİM VE COVİD 19
Hüseyin YELTİN
Anadolu Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Doktorant
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından uluslararası sisteme entegre olma konusunda 2000’li yılların başına kadar temkinli adımlar atmaya çalışan Rusya, Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle birçok konuda ve birçok bölgede aktif dış politik hamleler gerçekleştirmeye başlamıştır.
Vladimir Putin’in küresel güçlerle mücadele etme isteğini dış politikası olarak görmeye başlayan Rusya, başta “Yakın Çevre”si olarak gördüğü Post-Sovyet coğrafyasında nüfuzunu artırmak ve uluslararası sistemde tekrar eski gücüne kavuşabilmek adına birçok coğrafyada da kendisine hareket alanları yaratmaya çalışmıştır. Bunlardan en dikkat çekici olanları ise: Ortadoğu ve Afrika bölgeleri olmuştur.
Nitekim Rusya, yıllardır siyasi hiçbir hamlede bulunmadığı Afrika kıtasında son yıllarda ciddi manada boy göstermeye başlamıştır. Dahası Rus medyası, hükümet yetkilileri ve sivil toplumun büyük bir çoğunluğu Rusya’nın Afrika kıtasına artan ilgiden memnun gözükmektedir. Afrika kıtasında artan Rus faaliyetleri başta Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) olmak üzere Çin’de de endişeye mahal vermiştir. Çünkü Rusya’nın bölgeye tekrardan girişi, ABD, Çin ve Rusya’nın bölge üzerinde ciddi bir rekabete sahne olacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla ABD’li siyasiler, Rusya’nın Afrika kıtası üzerindeki ulusal çıkarlarına zarar verecek etkisine karşı koymaya çalışmaktadır. Nitekim 2018 yılında ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Ulusal Savunma Stratejisi’nde büyük güç rekabetine ilişkin vurguya uygun olarak, kıtada Çin ve Rusya’nınartan etki alanlarının kontrol altına alınmasının önemi ifade edilmiştir.
Rusya ise Afrika kıtasında gittikçe güç ve etki alanını artırmayı ve bunu ABD ve Çin gibi başat aktörlere göstermeye çalışmaktadır. Dolayısıyla Putin, Afrika ülkeleri ile Rusya arasındaki ilişkileri geliştirmek ve derinleştirmek adına bir takım çalışmalar içerisine girmiştir. Bu minvalde Afrika kıtasında etkinliğini artırmak için sık sık Batı’nın ve ABD’nin yanlış adımlarından ve Afrika’da Çin’in aşırı büyük ekonomik nüfuzu ve hırslarına karşı artan ihtiyatlılığından yararlanmaya çalışmaktadır. Ayrıca Rusya, Afrika’daki dekolonizasyon sürecinin yarattığı güç boşluğunu doldurmak adına bu süreci büyük bir fırsat olarak görmektedir. Dahası Rusya, kıta halkının dikkatini çekmeye ve onlarla iyi ilişkiler yürütmeye istekli olduğunun mesajını vermeye de çaba harcamaktadır. Böylelikle Rusya, bölgede özellikle Batı emperyalizmine ve sömürgeciliğine karşı gerçekleştirilen her türlü harekete ve girişime destek vermektedir. Böylelikle bölge üzerindeki kendi nüfuzunu kurmayı ve bölge üzerindeki Batı’nın hegemonyasını kırmayı hedeflemektedir.
Rusya’nın Afrika kıtasındaki varlığını ciddi oranda artırma isteğinin altında yatan nedenlerden bir diğeri ise, gevşek çok kutuplu bir yapıya sahip olan uluslararası sistemde etkinliğini artması için müttefik devletlere ve potansiyel ortaklara duyulan ihtiyaçtır. Bunun için de Rusya, Afrika’daki varlığını yeniden tesis etmek adına elindeki sınırlı ekonomik araçları dahi kullanmaktan geri durmamaktadır.Tabi tüm bu koşullardan göz önünde bulundurulduğunda Rusya’nın ABD ve Çin gibi ekonomik güce sahip olan devletlerle rekabete girişmesinde daha az avantaj sağlamaktadır. Fakat buna rağmen kıtanın sahip olduğu ekonomik ve siyasi önem Rusya için tüm riskleri almaya değer görülmektedir.
Rusya’nın ABD ve Çin ile bir diğer rekabet alanı olan Ortadoğu’da, ABD’nin tartışmasız ve tek hegemon güç konumu sarsılmaya başlamıştır. ABD’nin zihinlerde yerleşik imajının sarsılması, Rusya, İran ve Türkiye’nin bölgesel güç projeksiyonuna ve Çin’in uzun vadeli ekonomik hamlelerine davetiye çıkarmaktadır.
ABD Ortadoğu coğrafyasında bölgesel istikrar, terörle mücadele, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, enerji güvenliği ve İsrail’in güvenliği gibi huşulardaki temel çıkarlarını korumayı amaçlarken; Çin ve Rusya, derin bir dönüşüm geçiren bölgede kendi politikalarına farklı yetenekler ve hedefler getirmeye çalışmaktadır. Tam da bu noktada Rusya, Ortadoğu’da Suriye üzerinden etkin bir siyasi aktör olmak için hamleler yapmaktadır.
Rusya, Ortadoğu’da askeri ve diplomatik bir aktör olarak başat konumda yer alması, Suriye’de devam eden krizle eş zamanlı olmuştur. Özellikle 2015’ten bu yana, Suriye iç savaşına müdahalesinden beri Rusya, Ortadoğu’daki askeri ve ekonomik nüfuzu için büyük çaba harcamaktadır. Rusya, bölgesel nüfuzunu derinleştirmek için bölgedeki çatışmaları bir takoz olarak kullanarak, iç çatışma yaşayan ülkelerde çok taraflı ilişki ağı kurmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla Ortadoğu bölgesi Rusya’ya kontrollü bir çekişme sahası yaşaması için bu tür birçok fırsat sunarken; Moskova’nın kendi tasarımına göre bir bölgesel düzen kurabilecek durumunun olmadığı da bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Rusya’nın bölgedeki faaliyet kapsamını genişletmesi İsrail’in ve ABD’nin çıkarlarını etkilese de, Rusya şimdiye kadar bölgede ABD ve İsrail işbirliğine temelden meydan okumamıştır. Fakat Çin bölgede Rusya’nın varlığına da ABD ve İsrail’e de perde arkasından meydan okumaya ve bölgeyi daha komplike hale getirmeye çalışmaktadır.
Rusya için güncel dış politika dinamikleri ve kullanmaya çalıştığı yöntemler göz önüne alındığında, bir takım öne çıkan ülkeler, bölgeler ve hadiseler dikkat çekmektedir. Bu bağlamda bakıldığında Rusya’nın ağırlık olarak önceliğini başta ABD ve Çin olmak üzere, onların etki sahasının nispeten daha az olduğu ya da güç boşluklarının oluşabileceği bölge ve ülkeleri tercih ettiği görülmektedir. Nitekim konuyla ilgili olarak da 2019 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Sullivan’ın “Rusya, güvenlik ve ekonomik ortaklıkları da dahil olmak üzere egemen devletleri etkilemeye çalışmak için genellikle zorlayıcı, yozlaşmış ve örtülü araçlar kullanıyor” cümlesi dikkate değer bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç olarak Rusya, Afrika kıtasında yumuşak gücünü öncelikli politik hamle belirlerken; Ortadoğu coğrafyasında -özellikle Suriye’de- ulusal çıkarı için askeri gücünü de sergilemekte çekinmeyeceği mesajını bir kez daha dünyaya net bir biçimde vermiştir. Rusya’nın özellikle Afrika kıtasında uyguladığı diplomasi trafiği ve kamu diplomasisi çalışmaları, kıtaya yönelik gerçekleştirilen açılım politikasının söylemsel ayağını oluşturmaktadır. Rusya şimdilik eylemsel olmasa dahi söylemsel açıdan ABD ve Çin’in kıtada uyguladığı politikalardan farklı bir yaklaşım sergileyeceği mesajı vermesi dikkate değer bir konu olmaktadır.
Kaynakça
“The Bear is back: Russian re-engagement with Africa is picking up with Putin in the driving seat”, Africa Portal, https://www.africaportal.org/features/bear-back-russian-re-engagement-africa-picking-putin-driving-seat/, (Erişim Tarihi: 21.03.2022).
Paul Stronski, “Late to the Party: Russia’s Return to Africa”, Carnegie Endowment for International Peace, https://carnegieendowment.org/2019/10/16/late-to-party-russia-s-return-to-africa-pub-80056, (Erişim Tarihi: 21.03.2022).
Mehmet Çağatay Güler (2021), “Rusya’nın Afrika Politikası”, Kriter Dergisi, Yıl 6, Sayı, 63, https://kriterdergi.com/dosya-afrikada-turkiye/rusyanin-afrika-politikasi, (Erişim Tarihi: 22.03.2021).
Paul Stronski, “Late to the Party: Russia’s Return to Africa”, Carnegie Endowment for International Peace, https://carnegieendowment.org/2019/10/16/late-to-party-russia-s-return-to-africa-pub-80056, (Erişim Tarihi: 21.03.2022).
“Russia in the Middle East: National Security Challenges for the United States and Israel in the Biden Era”, Kennan Institute, Wilson Center, https://www.wilsoncenter.org/publication/report-russia-middle-east-national-security-challenges-united-states-and-israel-biden, (Erişim Tarihi: 21.03.2022).
Paul Stronski, “Late to the Party: Russia’s Return to Africa”, Carnegie Endowment for International Peace, https://carnegieendowment.org/2019/10/16/late-to-party-russia-s-return-to-africa-pub-80056, (Erişim Tarihi: 21.03.2022).
Yorum Yaz