Sıradaki içerik:

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Mİ? AYRIŞMIŞ MİLLETLER Mİ? ULUSLARARASI ÖRGÜT OLMAKTAN UZAKLAŞMAYA!

e
sv

YAKIN DOĞU’DA SAVAŞ, KAOS VE KRİZ NEDEN BİTMEZ?

1111 okunma — 15 Ekim 2023 17:21
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Güney Ferhat BATI

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi 

Yakın Doğu’da (Orta Doğu), yüz yıllardır savaşlar, kaoslar ve krizler bitmek bilmez, bitmiyor ve bitmeyecek gibi de! Özellikle, Birinci Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında İngilizler (Britanya Krallığı) tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması için öne sürülen projeler ve gizli antlaşmalar. Bunlara ilaveten Şerif Hüseyin denilen kişinin öncülüğünde Arapların milliyetçilik anlayışı ile sözde(?) bağımsızlıklarına kavuştuklarını düşünmesi ve Osmanlı devletine (Türklere) karşı tarihin unutulmaz yanlışları/hataları günümüzün bu jeopolitikte yaşananlarının özeti gibidir. Yakın Doğu’yu ‘Batı’ uygarlığı istediği gibi şekillendirmiştir, bunu haritada ülkelerin cetvel ve pergel misali çizilmesini ve sınır çizgilerinden görebilmek mümkündür. Hakeza, Arap coğrafyasında kurulan ülkelerin bayrak renklerinin ve sembollerinin neler ifade ettiklerini bilmenizi ve araştırmanızı tavsiye ederim.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yakın Doğu’da yine İngilizlerin öncülüğünde olmak üzere, ABD ve müttefiklerinin (Avrupa) desteğiyle bir Musevi vatanının kurulması ve bunun da Arjantin yerine Filistin’e kurulmasıyla var olan Arap çekişmesi ve rekabeti artık bir İsrail-Arap çekişmesine evrilmiştir. Soğuk Savaş Dönemi boyunca da gerek İsrail-Arap, gerekse Arapların kendi aralarındaki savaşlar, kaoslar ve krizler devam etmiştir. Muhakkak ki bir Musevi devletinin kurulması var olan Yakın Doğu jeopolitiğini birçok açıdan ve parametreler ile etkilemiştir. Ne var ki, Yakın Doğu devletlerarası çatışmaların, iç savaşların, terör örgütlerinin (terörizm) ve güvensizliğin süregelen bir bataklığı olmaktan bir türlü sıyrılamamış ve çıkamamıştır. Uzun yıllar süren İran-Irak savaşı, Irak’ın Saddam döneminde Kuveyt saldırısı, bunun üzerinden ABD’nin birinci Irak işgali (müdahalesi değil!), İran-Suudi Arabistan gerilimi, Lübnan iç savaşı, Yemen savaşı, İsrail’in Mısır, Suriye ve Ürdün ile savaşı, ABD’nin (11 Eylül bahanesi!) ikinci Irak işgali, Suriye iç savaşı ve daha buraya sığdırılamayan savaşlar, kaoslar ve krizlerdir.

Yakın Doğu denilince muhakkak ki birde ‘uluslararası terörizm’den de bahsetmeden geçilemez. 20’inci yüzyıldan, günümüz 21’inci yüzyıla kadar süre gelen zaman zarfında Yakın Doğu’nun terörizm ile en fazla anılan ve maalesef bilinen, hatta insani boyutuyla en çok acı çeken coğrafya olduğu ‘su götürmez’ bir gerçeklik olduğudur. Radikal ve din eksenli teröristlerin/terörizmin, Irak’ın toprak bütünlüğü, Suriye’nin toprak bütünlüğü, Yemen’in toprak bütünlüğü, bunlara Lübnan, Ürdün ve diğer ülkeleri de hedef seçerek içten parçalamak veyahut dıştan (vekaleten) aldığı destekle ‘böl-parçala-yönet’ mantığıyla hareket ettiğidir. Hala dünyanın farklı coğrafyalarında ve özellikle Yakın Doğu’da bu radikal ve din eksenli terörist hücrelerinin varlığının olduğunu belirtmek gerekir. El-Kaide, Daeş, El-Nusra ve daha farklı isimlere sahip nice terörist grupların olduğunu, bunların çoğunluğunun Arap coğrafyasındaki bazı ülkeler/devletler tarafından beslendiğini (vekalet) biliyoruz ve bu coğrafya’nın insanları da farkındalar. Türkiye Cumhuriyeti ve milleti olarak, bizlerde Yakın Doğu’da bulunan bir ülkeyiz. Yakın Doğu’da yaşan terörizm sarmalından en fazla etkilenen ve bölücü terör örgütleri tarafından şehitleri olan bir milletiz.

Sonuç olarak, şu anda İsrail-Filistin arasında yaşanan büyük çaplı savaşta, bizlere Yakın Doğu’nun savaşlar, kaoslar ve krizlerle neden anıldığını göstermektedir. ‘Batı’lı güçler tarafından vaat edilen topraklar masalıyla birçok plan ve projelerle Yakın Doğu’ya bir dinamit gibi yerleştirilen ve gittikçe topraklarını genişleten bir Musevi devleti olduğudur. Yakın Doğu’nun geçmişinde kan, acı ve gözyaşı vardı, maalesef şu anda bunlar gün geçtikçe artmaktadır. Hiç kimseler kusura bakmasın, tarih silinmez bir gerçeklik olduğuna göre, Osmanlı devletine (Türklere) karşı mücadele eden, hatta birçok tarihi kişiliklerimizi şehit eden Araplar veyahut Arap devletler neden İsrail ve onun ağababalarına ses çıkarmakta ve mücadele etmekte çekiniyorlar? Zorlanınca Türkiye Cumhuriyeti ve milleti akıllarına gelir, ancak bayraklarında bile ‘Türklerin’ (Osmanlı devleti ve milleti) kanını taşıyan semboller bulunmaktadır. Yakın Doğu’nun kaderi 20’inci yüzyılın ilk çeyreğinde çizilmiştir, ikinci çeyreğinde de diğer plan ve projeyle işlendi. Arap coğrafyasındaki ülkeler, liderler ve milletler şunu düşünmelidir? Bir gün sıra bizlere ve ülke topraklarımıza gelecek midir? Neden mi? Çünkü şu anda ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’ Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bölücü terör örgütleriyle mücadele ediyorsa, burada küçük ‘İsrail’in kurulmasını engellemek ve ileride de büyük ‘İsrail’i kurmak isteyenlerle birleşmesini önlemek içindir. Ezcümle: ‘Büyük Fotoğraf’tan Yakın Doğu’ya bakılmalıdır?(!)

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.