Sıradaki içerik:

RUSYA’NIN “KRİPTO PARA” HAMLELERİ: EKONOMİK YAPTIRIMLARDAN KAÇIŞ ARAÇLARI

e
sv

ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ (UCM) ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

621 okunma — 13 Mayıs 2025 15:02
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Hüseyin YELTİN

ULESAM Yönetim Kurulu Üyesi

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 1998 yılında imzalanan Roma Statüsü ile hayat bulmuştur. 2002 yılında resmen kurulan mahkeme, uluslararası suçlar olarak tanımlanan bazı suçları işleyen bireyleri yargılamayı amaç edinmiştir. UCM’nin kurulmasındaki en önemli motivasyon kaynakları arasında uluslararası suçların cezasız kalmamasını sağlamak ve dünya üzerinde insan haklarına dönük olan ihlalleri etkili bir yolla çözüme kavuşturmak yer almaktadır. Nitekim UCM, 1998 yılında imzaya açılan Roma Statüsü’ne dayalı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu statüde UCM’ye soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve saldırı suçları konularında yargılama yetkisi tanımaktadır. Lakin UCM, kurulduğu günden bugüne kadar pek çok zorlukla karşılaşmış; mahkemenin geleceği ve etkinliği sorgulanmaya başlanmıştır.

UCM’nin Yapısı ve İşleyişi

Genel hatlarıyla UCM’ye bakacak olursak; mahkeme, Hollanda’nın Lahey kentinde bulunmaktadır. 125 devletin taraf olduğu mahkeme, Roma Statüsü’nün kendine tanıdığı yargılama yetkilerini kullanan suçlara odaklanmaktadır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu suçlar; soykırım suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve saldırı suçlarıdır. UCM bu suçlar için yargılama yetkisine sahiptir fakat mahkemeye yapılan başvurular, devletlerin ulusal yargı organlarının bu suçları cezalandırmada yetersiz kaldığı ya da isteksiz olduğu durumlarda devreye girmektedir. Mahkemenin yargılama yetkisi, suçların işlendiği ülkenin Roma Statüsü’ne taraf olup olmamasına göre şekillenmektedir. Aynı minvalde, suçlunun vatandaşı olduğu devletin de statüye taraf olması gerekmektedir.

UCM, kurulduğu yıl olan 2002’den bu yana ilk duruşmasını 2006 senesinde gerçekleştirmiştir. Bu dava, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde çocuk askerleri zorla çalıştırmakla suçlanan Thomas Lubanga hakkındadır. UCM, bugüne kadar 60 tutuklama emri çıkarmış ve 11 kişiyi mahkûm etmiştir.

Görüldüğü üzere bu tür davalar, UCM’nin küresel suçları cezalandırma yönündeki kararlılığını ve uluslararası adaletin sağlanmasına katkı sunma amacı taşıdığını bizlere göstermektedir.

UCM’nin Karşılaştığı Zorluklar

Aslına bakıldığında UCM, uluslararası arenada büyük bir adalet sağlayıcısı olarak kabul edilmesine rağmen pek çok zorlukla da karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle bu zorlukların başında mahkemeye dönük yapısal eleştiriler ve bazı ülkelerin UCM’nin yargı yetkisini tanımaması gelmektedir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin, Rusya ve Hindistan gibi devletlerin UCM’nin kararlarını tanımaması ve taraf olmaması bu zorluklara en büyük işarettir. Bu konu mahkemenin küresel etki alanını sınırlandırırken, yargılama süreçlerinin etkinliğini de zayıflatmaktadır.

Tüm bunlara ilave olarak, UCM’nin özellikle Afrika kıtasında işlenen suçlara dönük davalarla eleştirildiği görülmektedir. Afrika kıtasındaki ülkelerin bir kısmı, UCM’nin sadece Afrika merkezli suçları hedef aldığını ve adaletin evrenselliği ilkesine aykırı bir tavır sergilediğini iddia etmektedir. Bu tarz eleştiriler mahkemenin tarafsızlık konusundaki hassasiyetine ciddi bir soru işareti doğurmakta ve uluslararası güvenilirliğini de zedelemektedir. Dolayısıyla UCM’nin karşılaştığı bu zorluklar, aynı zamanda mahkemenin etkinliğini de sınırlı bir hâle getirmektedir.

UCM’nin Geleceği ve Değerlendirilmesi

UCM, esas itibariyle uluslararası sistemde kendine yer edinmeye çalışan ve gün geçtikçe hem eleştirilere maruz kalan hem de umutları yeşerten bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada mahkemenin geleceği yönünde tahminde bulunmak, devletlerin takınacağı tavırla paralel ilerleyecektir. Özellikle devletlerin UCM’ye duyacağı güven, iş birliği düzeyleri ve mahkemeye sağlanan finansal kaynaklar bu süreçte önem taşımaktadır. Mahkemeye 125’ten daha fazla ülkenin taraf olması, küresel adaletin sağlanmasında kritik bir önem sağlayacaktır. UCM’nin geleceğinin daha sağlama alınabilmesi, devletler arasında daha fazla iş birliği sağlanması ve mahkemenin kararlarının uygulanabilirliğinin güvence altına alınması ile alakalıdır.

UCM’nin uzun vadede daha etkili bir kurum hâline gelmesi, uluslararası toplumun adalet ve insan hakları gibi konulardaki kararlılığıyla sağlanabilir. UCM, daha fazla devlet tarafından kabul görür ve güçlü bir desteği arkasına alırsa, uzun vadede uluslararası adaletin temel dinamikleri arasında yer alabilir.

Sonuç

Özetle, UCM aslında uluslararası suçların cezalandırılması ve insan haklarının korunması adına önemli bir adım olarak kabul görmektedir. Ancak mahkemenin etkinliğini, özellikle büyük devletlerin mahkemeye dönük olumsuz tutumları bunu kısmen gölgelemektedir. UCM’nin geleceği, bu zorlukları aşması ve uluslararası iş birliğini sağlaması ile daha da şekillenecektir. Böylelikle de küresel adaletin sağlanmasında mahkeme, kritik bir rol oynamayı da sürdürebilecektir.

Kaynakça

“Rome Statute of the International Criminal Court.” International Criminal Court, https://www.icc-cpi.int/publications/core-legal-texts/rome-statute-international-criminal-court

Reuters. “US human rights advocates sue to block Trump’s sanctions on ICC prosecutor.” https://www.reuters.com/world/us-human-rights-advocates-sue-block-trumps-sanctions-icc-prosecutor-2025-04-11

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.