Sıradaki içerik:

ROTASINI KAYBEDEN EKONOMİDEN YENİ BİR EKONOMİ PERSPEKTİFİNE

e
sv

TARİH & EĞİTİM VE COVİD 19

251 okunma — 18 Şubat 2022 18:46
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Doç. Dr. Aslıhan NAKİBOĞLU

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Tarihi Öğretim Üyesi

Tarihsel süreçte insanoğlu birçok önemli değişim ve dönüşüm yaşamıştır. Bu değişimler toplumların iktisadi ve sosyal yapılarında önemli etkilerde bulunmuştur. İnsanoğlu avcı toplumu sonrasında tarıma geçmiş ve toplu halde yaşamaya ve üretim faaliyetlerine başlamışlardır. İnsan ihtiyaçlarının sonsuz olması insanoğlunu sürekli yeni şeyleri araştırmaya, keşfetmeye yönlendirmiştir. Zamanla teknolojik gelişmelerin de önemli etkisiyle sanayi toplumu başlamıştır. Sanayileşme insanoğlunun tarihsel süreçte yaşadığı en önemli iktisadi ve sosyal değişim ve dönüşüm ve sosyal değişim ve dönüşümün simgesi olmuştur. Sonrasında buna bölge ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerde eklenince insanoğlu bilgi toplumu denilen yapıya geçiş yapmıştır. Bu çağda da pek çok şey değişerek, bilgi ön plana çıkmış, bilgi toplumunda yer alan yapıların eski politikaları ve stratejik düşüncelerinde oldukça önemli değişiklikler yarattığı görülmüştür. Dünya teknolojik gelişmenin en önemli unsuru olan bilgi, bilginin üretilmesi, erişilebilmesi, bilginin sağlıklı bir şekilde kullanılabilmesi için hızla gelişen ve takip edilmekte oldukça zorlanılan önemli teknolojik değişimlere sahne olmuştur. Bu olay rekabetin sınırlarında ortadan kaldırıldığı için bir önceki dönemin tam tersi yeni bir süreci başlatmıştır. Dünya ülkeleri gelinen bu süreçte üretim şekilleri tüketim, kurumsal işleyişlerin, toplumsal yapı gibi bir çok alanında daha iyi bir gelecek ve uyum süreci için digital dönüşümleri yakından takip etmek zorunda kalmışlardır.

Bu çağda da pek çok şey değişerek, bilgi ön plana çıkmış, bilgi toplumunda yer alan yapıların eski politikaları ve stratejik düşüncelerinde oldukça önemli değişiklikler yarattığı görülmüştür. Dünya teknolojik gelişmenin en önemli unsuru olan bilgi, bilginin üretilmesi, erişilebilmesi, bilginin sağlıklı bir şekilde kullanılabilmesi için hızla gelişen ve takip edilmekte oldukça zorlanılan önemli teknolojik değişimlere sahne olmuştur. Bu olay rekabetin sınırlarında ortadan kaldırıldığı için bir önceki dönemin tam tersi yeni bir süreci başlatmıştır. Dünya ülkeleri gelinen bu süreçte üretim şekilleri tüketim, kurumsal işleyişlerin, toplumsal yapı gibi bir çok alanında daha iyi bir gelecek, ve uyum süreci için digital dönüşümleri yakından takip etmek zorunda kalmışlardır

Dijitalleşme süreci Dünya ülkelerini yeniden yapılanmaya zorlarken, aynı zamanda küreselleşmeyi farklı aşamalara taşımış ve ülkeler arasındaki rekabet unsurunu da belirlemede oldukça etkili olmuştur. Özellikle bu etki Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhan şehrinde ortaya çıkan Covid-19 pandemisinin Çin’de ve sonrasında Dünya ülkelerinde görülen olumsuzluklarıyla bu kavrama duyulan ihtiyacı daha da belirgin hale getirmiştir. Zaten içinde bulunulan yüzyılın en önemli unsurlarından biri olan dijitalleşme internete iktisadi olarak daha çabuk ulaşılabilmesi ve Dünya’nın hemen hemen her yerinde giderek yaygın kullanım alanı olması sebebiyle döneminin en önemli yapı taşı haline gelmiştir.

Dijitalleşme Covid-19 salgını sonrasında eğitim sürecinde kendini daha da fazla ön plana çıkarmıştır. Dijital eğitim, dijital kavramının toplumsal yaşamı en fazla etkileyen en fazla iletişim kurulan, en fazla etkinin hissedildiği bir sektör olma özelliğini korumuştur. Dijital çağ dünyada bir devrim olurken kurumsal anlamda ve eğitimde  dijital devrimen fazla dikkat çeken konu başlıkları olmuştur.

Covid-19 pandemisiyle birlikte eğitimde dijitalleşme daha da ön plana çıkarak geleceği biçimlendirecek insanoğluna daha farklı özellikler sunacak olan oldukça hassas bir noktaya dikkat çekmektedir. Pandemiyle birlikte öne çıkan konulardan bir tanesi artık eğitim sisteminin önceki dönemden daha farklı olduğudur. Bu yeni dönem, toplumların eğitim yoluyla diğer temel yapılar üzerinde de etkide bulunarak hükümetlerin bir kamu politikası olarak eğitim politikalarına daha fazla ağırlık vermelerine sebep olmuş ve z kuşağı olarak tanımlanan gençliğe bunun önemli bir parçası olarak kendini ispatlamıştır.

Covid-19 pandemisi eğitim üzerinde kısa ve uzun süreli etkiler yaratmıştır. Pandeminin etkisiyle eğitim kurumlarının kapatılması kısa dönemli etkileri olurken, eğitim sürecindeki öğrencilerin istihdam sürecine katılmalarında, kapasitelerinin değerlendirilmesinde problem ortaya çıkması da uzun süreli etkilerine örnek olmuştur. Pandemiyle birlikte okulların kapatılması eğitim sürecindeki hasarı artırarak, beşeri sermayenin gelişimini engelleyerek ekonomik büyüme ve refah düzeyinde uzun soluklu sıkıntılara yol açmıştır.

Bu süreçte, ülkeleri, Covid-19’un yarattığı olumsuzluklarla baş edebilmek ve bu yapıyı lehlerine çevirebilmek için kaliteli bir uzaktan eğitim süreciyle öğrencilerin öğrenme kayıplarının önüne geçilmek istenmiş ve eğitimde kaliteyi koruyabilme çabasına sevk etmiştir.

Birçok ülke, uzaktan eğitimi bilgisayar, cep telefonları, televizyon gibi teknolojik aletlerle devam ettirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken de bir diğer yandan eğitimle ilgili planlama çalışmalarına ağırlık vermişlerdir. Okumayı bırakan öğrencilerin, tekrar eğitim sürecine katılmaları, sağlıklı eğitim ortamının oluşturulması, eğer eğitime başlanırsa dönen öğrencinin daha iyi geliştirilmiş sistemle öğrenme telafilerinin sağlanması üzerinde önemle durulmuştur. yapılan planlamanın bu dönemin en dikkat edilmesi gereken noktası dijitalleşmenin yeniden daha iyi yapılarla tüm öğrenciler için yeni sisteme uyumlu ve daha pratik, daha hızlandırılmış ve daha günün koşullarına uygun hale getirilmiş eğitim öğretim kurgulamalarına duyulan ihtiyaç yönünde tüm dünya ülkeleri için tamamlanması şart olmuştur.

Bunu sağlayabilmek için, öğrencilerin eğitim sürecine katılımları sağlanarak, asgari kaynaklara sahip olmaları için yardım edilmeli, eğitimde dezavantajlı olan eğitim gruplarına ek eğitim çalışmaları hazırlanmalı, eğitimcilerin bu süreçte verdikleri eğitimin daha kaliteli hale getirebilmeleri için rehberlik eğitim vb. yönlerden yardımcı olunmalı, şeklindeki yaklaşımların faydalı olacağına inanılmıştır

Bu da tüm dünyada, pandemi ile birlikte dijital dünyadaki hızlı gelişmelerin eğitim sektörünün gidişatını değiştirerek, tüm yapılarda etkili bir uzaktan eğitim sürecine geçişinde başlangıcını oluşturmuştur. Pandemi ülkeleri zorunlu bir dijital değişime sevk etmiştir. Eğitim kurumları geliştirdikleri dijital eğitim platformları aracılığıyla eğitimlerini online vermeye çalışmışlardır. Konuyla ilgili birçok bilim insanı çalışmalarla görüşlerini ifade etmiştir. Yazar Yuval Noah Harari koronavirüs sonrası Dünya isimli çalışmasında hükümetlerin bu şartlarda aldıkları kararların gelecek senelerin bütün dünyasında iktisadi, sağlık, siyasi ve kültürel düzlemde oldukça etkili olacağını belirterek, covid-19 sonrası artık daha farklı bir dünya düzeni ve buna uyumlu yaşama çabasının olacağını ifade etmiştir.

Yani Covid-19 pandemisi var olan dijitalleşme sürecinin dönüşümünü hızlandırarak, ekonominin, sektörlerin, firmaların, kurumsal yapıların hepsinin bu değişime ayak uydurabilmesi için uğraşmalarını ve çabalarını hızlandırmıştır. Böylece Dünya ülkeleri, eğitimde dijitalleşmeyi daha sağlıklı uygulayabilmek için eğitim teknolojileri, dijital yeterlilikler ve beceriler, dijital dönüşüm, uzaktan eğitimde ders tasarımı, dijital verile, etik vb. birçok konuda iktisadi anlamda değerlendirme faaliyetleri içerisine girmişlerdir ve çalışma sonuçları bu pandemi sürecinin eğitim alanını doğrudan ve dolaylı olarak fazlasıyla etkilemiş olduğunu, eğitimde dijital dönüşümü daha sağlıklı takip edebilmek için köklü reformların ve stratejik planlamanın da önemini ifade etmiştir.

Tabi bu arada, ülkelerin artan dijitalleşme ve çevrimiçi iş süreçlerinde yasal mevzuat ve teknik alt yapı açısından hazırlar mıydı ve bu sürecin ülke ekonomisine ve kurumlarına sunduğu fırsatlar nelerdir? Sorularını da gündeme getirmiştir.. Ve dijitalleşme politikacıların eğitim süreci başta olmak üzere tüm alanlardaki tutarsızlıkları ve eksikleri en aza indirerek uygulanması, gerektiğine inanılmıştır.

Covid 19 pandemisiyle Dijital eğitim sürecinde en fazla dikkat çeken konulardan bir tanesi de yüksek öğrenimde dijitalleşmedir. Örgün eğitim ve uzaktan eğitim sürecini yaşayan, klasik eğitim metot ve araçlarına bağlı olarak çalışan eğitim sisteminin dijitalleşmiş eğitimle arasındaki uçurumun oldukça fazla olduğu dikkat çekmiştir. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin uygulanması yüksek öğretimin organizasyonunu ve dağıtımını da değiştirmiştir. Yüksek öğrenim kurumları da, bilgi ve iletişim teknolojilerini öğreten, pedagojik ve sosyoekonomik yapılarla, teknolojik anlamda maliyet ve teknik etkileri dikkate alınarak yeni öğrenme ve eğitim teknolojileri hakkında araştırılma yapmaktadır.

Tabi bu araştırma düzleminde dijital çağa geçişin bu hızlı dönüşümünde yüksek öğretim kurumlarının takip edeceği yol nasıl olmalıdır sorusunu gündeme getirmektedir. Her ülke bu süreçte kendi iç ve dış dinamiklerine uygun olarak eğitim sürecinde farklı yöntemler, araçlar, araştırmalar konusunda neler yapabileceklerini tartışmaktadırlar. Eğitimde dijitalleşmede eğitim kademelerinin yapısı mevcut durumu, ülkeler ve toplumlar arasındaki farklılıklar önemli olmaktadır. Her ülke dijital eğitimi aynı hızda ve yaygınlıkta kullanamamaktadır. Her ülkenin milli gelirleri, kültürel yapıları, teknolojik birikimleri, sosyal özellikleri vb. birçok özellikleri dijital eğitim sürecini etkilemektedir. Bu bağlamda Ülkelerin, internet, mobil iletişim ağları, mobil iletişim cihazları, e-öğrenme platformları, öğrenmeyle ilgili diğer iletişim teknolojilerinin yeterliliklerinin incelenmesi ve uygulanan sistemin kalitesinin daha sağlıklı olacağının da en önemli göstergesidir.

Ülkelerin, dijitalleşmesiyle ilgili konuda kurumsallaşmalarıyla ilgili sorunlarını, bireysel sorunlarını, kuruluşların sorunlarını belirleyerek diğer birçok ülke gibi bilgi iletişim teknolojilerini eğitim sistemiyle uyumlandırılmasına ve dijitalleşmede ileri olan ülkelerle aradaki farlı kapatmaları gerekecektir. Çünkü Köln-Mülheim Hölderlin lisesi öğrencisi Martin’in gelecekle ilgili söylediği, “Ben gelecekte okullarda, tahta, kitap ve defterlere ihtiyaç kalmayacağına ve herkesin kendisine ait bir dizüstü bilgisayarı olacağına ve eğitimin salt elektronik araçlarla verileceğine inanıyorum. Böylece kimse sürekli olarak yanında kitap ve defter taşımak zorunda kalmayacak” dediği noktaya hızlıca gelindiğinin ve inandığının daha hızlı bir süreçle eğitimde dijitalleşmeyle dönüşüme sebep olduğunu, dünya gençliğinin dijital çağın etkin ve yatkın bireyleri olduklarını da daha net bir şekilde göstermesi ve 18. Yüzyılın sonlarına doğru, su ve buhar gücünün kullanılması, 19. Yüzyılın sonlarına doğru üretim sürecine taşımak, seri üretime geçilmesiyle 20. Yüzyılın ortalarında elektrik ve bilgisayarların üretim ve yaşamın bütün alanlarına entegre edilme çabası, iletişim teknolojilerinin üretimde artık vazgeçilmez olması gibi yaşanmış olayların da bu dönüşümlerin kırılma noktası olarak görülebileceğini net bir şekilde dünyaya göstermesi açısından önemlidir.

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.