Sıradaki içerik:

İŞLEVSİZ BİRLEŞMİŞ MİLLETLERE (BM) KARŞI TÜRKİYE ÇAREDİR

e
sv

ORTAK KARAR İSRAİL’İ KÖŞEYE SIKIŞTIRDI

641 okunma — 17 Aralık 2023 00:58
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Mustafa KÖKMEN 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans, ULESAM Yayın Kurulu Üyesi 

Yüreklerimizi darmadağın eden Gazze’deki katliam için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan ikinci kez ateşkes kararı çıktı. Daha önce 27 Ekim’de insani ateşkes çağrısında bulunan BM Genel Kurulu; kararı 120 lehte, 14 aleyhte ve 45 çekimser oyla almıştı. Ancak, bu sefer kabul oranı arttı ve 153 devlet, Gazze’de acil insani ateşkes için yapılan oylamada ‘kabul’ kararı verdi. Elbette kanlı fatura, yaklaşık 70 gündür İsrail’e yazmaya devam ediyor. 20. yüzyılın en büyük insan hakları ihlali holokost katliamının mustaribi İsrail, 21. yüzyılın en büyük katliamını dünyanın gözleri önünde hala sürdürüyor. İçerisinde bulunduğumuz yüzyılın kara lekesi olarak tarihte anılacak bu katliamın kalıcı bir şekilde durdurulması gerekliliği, artık ABD tarafından da net bir şekilde ifade edilmektedir. Zira Birleşmiş Milletler’den çıkan karar, ABD ve İsrail’in süreç içerisinde yalnızlaştığını gösterdi. Sürecin başından bu yana her türlü yardımı açık çek olarak sağlayan ABD, mevcut süreçten memnuniyetsizliğini daha gür bir sesle ifade etmeye başladı.

Nitekim küresel bir aktör olarak ABD’ye güvenilmemesi gerektiği, Yahudi radikal sağcı politikacılar tarafından İsrail medyasında sık sık dile getiriliyordu. Dünyanın önde gelen ve etkin lobicilik faaliyeti güden Yahudi diasporası, sürecin ortalarında ABD’nin asla sürekli ve koşulsuz olarak İsrail’i desteklemeyeceğinin mesajını vermişti. Gerek ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın, gerek ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın ve hatta ABD Başkanı Joe Biden’ın takıyye yaptığını ve esasında günün sonunda İsrail’in büyük bir yalnızlıkla baş başa kalacağı da apaçık dillendirilmiştir. Özellikle Kudüs’te yayımlanan The Jerusalem Post Gazetesinde geçen ifadeye göre ABD, geçmişte de İsrail aleyhinde tutumlarda bulunduğu için İsrail’e karşılıksız desteğin sona ereceği vurgulanmıştır. Bu düşünce, 1973 yılında Delaware Eyaleti Senatörü olan Joe Biden’ın, ABD’nin o dönemde İsrail’e sağladığı ekonomik desteği kesmekle tehdit etmesine dayanmaktadır. Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde konuşan ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris de İsrail’e net bir şekilde uyarılarda bulunarak, sivil kayıpların önüne geçilmesini istediklerini ifade etti. Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında ABD’nin artık yavaş yavaş İsrail’e olan karşılıksız açık çeki uzatıp geri çekmeye başladığı görülmektedir. İsrail ise kendi kaderiyle baş başa bırakıldığını, acı bir şekilde deneyimlemeye başlamıştır.

Peki, ABD niçin politik tutumunu değiştirdi? ABD Başkanı ve üst düzey yetkilileri günün sonunda bir muhasebe yaptı ve bu sürecin maliyet tablosunu ortaya çıkardı. Peki, bu faturanın bedelini kim ödeyecek? Yaklaşan 2024 ABD Başkanlık Seçimlerinde ABD toplumunu böylesi bir katliama karşı Biden nasıl ikna etmeyi planlıyor? Bilindiği üzere Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi, oğlu Hunter Biden’a iş ilişkilerinde avantaj sağladığı iddia edilen ABD Başkanı Joe Biden’a yönelik azil soruşturmasının açılmasına resmen onay verdi. Tüm bu süreç, Biden’ın rakibi Donald Trump’ın 2024 seçimleri öncesinde gerçekleştirilen anketlerde açık ara öne geçmesine neden oldu. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan eden Trump, Yahudi diasporası içinde oldukça sempati kazandı. Joe Biden ise bu başarısızlığın apaçık farkında olarak ülkede yaşayan Müslümanlara sevimli gözükmeye yönelik çalışmalar içerisine yöneldi. Fakat Gazze’de yaşananlardan sonra ülkedeki Müslüman diasporasının Biden’a oy vermesi mümkün değil. Elimizdeki kartlara baktığımızda köşeye sıkışmış bir bunak Biden, küresel itibarı zedelenmiş bir ABD, karizmasının yitiren başarısız bir MOSSAD ve katliamın sona ermesini dileyen endişeli bir Yahudi toplumu bulunmaktadır.

1945 sonrasında kurgulan uluslararası düzenin kurucusu nitelendirilen ABD’nin en büyük dış politika başarısı olarak kabul edebileceğimiz Birleşmiş Milletler sistemi sonuç olarak bugün işlevsizliğini sürdürmektedir. 153 ülkenin almış olduğu karar bağlayıcı değil, ancak küresel kamuoyunun fikrini ifade etmektedir. BM’nin kuruluşundan bu yana en çaresiz kaldığı dönemin yaşanmasının müsebbibi ABD için kuşkusuz İsrail’dir. İsrail’in kural tanımamazlığı, ABD’nin hem Ortadoğu’daki, hem de küresel çaptaki itibarını yıprattı.

Son olarak, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde; Gazze’de yaşanan insanlık dramına bir an önce “dur” denilmesi gerektiğini, ABD’nin İsrail’e yönelik kayıtsız şartsız desteğini çekmesinin ateşkesi hızlı şekilde sağlayabileceğini belirtmişti. Ayrıca hem dünya, hem ABD kamuoyunun bu talebi son günlerde daha yüksek sesle dile getirdiğini, bir an önce bölgede kalıcı ateşkesin sağlanmasının ABD’nin tarihi sorumluluğu olduğunu söyledi. ABD Başkanı Biden’a, İsrail’in saldırılarının derinleşmesi ve uzamasının bölgesel ve küresel olumsuz sonuçları olabileceğini ileten Cumhurbaşkanımız, en makul ve kalıcı çözümün Türkiye’nin önerdiği garantörlük mekanizmasının kurulması, verilen sözlerin tutulması ve 1967 sınırları temelinde bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip, başkenti Kudüs olan Filistin Devleti’nin kurulması olduğunu vurgulamıştır. Bu çözüm er ya da geç uygulanmazsa İsrail ve ABD için işlerin daha da kötüye gideceği net bir gerçektir. Bugüne kadar her mecrada insan hakları ve hukukun üstünlüğünü dile getiren ABD, tüm değerleriyle çelişen bir dönem yaşadı. ABD bu imajı tekrar düzeltebilmek için yoğun mesai harcamalıdır. 21. yüzyılın en büyük vahşetine imza atan İsrail’in ve hamisi ABD’nin yolun sonuna geldiğini ve buradan sonrasının uçurum olduğu aşikârdır.

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.