Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
INVESTIGATION OF NIGDE SODA POP’S CONTRIBUTIONS TO THE BRAND OF NIGDE AS A LOCAL BRAND
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi
Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı (KAPI) Kurucu Başkanı
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını en çok kadınları etkiledi ve cinsiyet eşitsizliğini bir nesil geriye götürdü. Küresel Ekonomik Forumu’nun (WEF) açıkladığı “Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 Raporu” verilerine göre,Covid-19 öncesi cinsiyet eşitliğinin sağlanması için 99,5 yıl geçmesi bekleniyordu. 2021 yılında bu hesaplama 135,6 yıla çıktı. Salgınla geçen 2020 yılında bir nesil daha geriye giderek, 36 yıl öncesine döndük! Türkiye bu raporda 2019’a göre 3 basamak gerileyerek, 156 ülke arasında 133. sıraya düştü (WEF, 2021).
Covid-19 salgını gündelik hayatlarımızın devam etmesi için kadın ve kızların omuzlarında olan bakım emeğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. COVID-19 nedeniyle evde gerekli hijyen koşullarını sağlanması, çocukların okula gidememesi, özel gereksinimi olan bireylerin salgın sürecinde artan ihtiyaçları, ev içi işlere destek olan yardımcı kişilerin bu dönemde çalışamaması gibi sebepler kadınların ve kız çocuklarının omuzlarındaki karşılıksız bakım emeğini daha da arttırdı. Peki nedir bu karşılıksız emek? Piyasada bir değer olarak karşılığı olmayan; temizlik, alış-veriş, çamaşır, bulaşık, yemek yapma, ütü, çocuk/hasta/yaşlı/engelli bakımı gibi gündelik hayatın sürekliliğini sağlayan faaliyetlerdir. Karşılıksız emek sadece bunlarla da sınırlı kalmaz! Çocukların eğitimi, hane üyelerinin kişisel gelişimi gibi toplumda yer almalarını destekleyen tüm değerlerin üretimini ve yeniden üretimini de içermektedir (KEİG, 2015).
Covid-19’un kadınlar üzerindeki yıkıcı etkileri çok sayıda ulusal ve uluslararası raporun sonuçlarına yansımaktadır. Birleşmiş Milletler (BM)’nin“Covid-19’un Kadınlar Üzerindeki Etkisi” politika özetine göre (2020);
Salgın döneminde toplumsal cinsiyete duyarlı olmayan -uzak veya esnek- çalışma modelleri yüzünden kadınlar “çifte mesai”ye sürüklendi. Türkiye’de salgın koşullarında bakım ekonomisinin durumunu ele alan, BM Kalkınma Programının (UNDP) desteğiyle yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, karantinada hem kadınların hem erkeklerin ücretsiz iş yükü arttı. Kadınların hem ücretli hem de ücretsiz iş yükü, erkeklerin iş yükünden daha fazla oldu. Kadınlar salgında erkeklerin 4 katı ücretsiz ev iş yaptı (İlk karacan&Memiş, 2020).
Tüm küresel krizlerde olduğu gibi Covid-19 salgınında da iş verenler tarafından ilk gözden çıkarılanlar kadın çalışanlar oldu. Zaten kayıt dışı istihdamının çoğunluğunu oluşturan kadınlar bu dönemde daha fazla istihdam kaybına uğradı. Kadın yoksulluğu derinleşti. DİSK’in “Covid-19 Döneminde Kadın İşgücünün Durumu” raporuna göre (2021);
Sonuç olarak; toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri yüzünden kadınlar piyasada kayıt dışı istihdamın ve ucuz işgücünün çoğunluğunu oluşturmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren yoğunlaşan neo-liberal politikalar ve küreselleşme süreci kadın emeğini görünmez kılmış, kamusal ve özel alanda kadın emeğinin sömürülmesine neden olmuştur. Yoksulluğun, yoksunluğun, açlığın, işsizliğin ve özellikle kadın emeğinin değersizleştiği salgın koşullarında toplumsal cinsiyete duyarlı istihdam politikalarının bir an önce hayata geçirilmesi elzemdir. Post-korona dünyasında daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir düzen inşa edilebilmesi için atılabilecek somut adımlardan bazıları:
Emeğin, doğanın ve kadının sömürülmediği, eşitlikçi ve kapsayıcı bir dünya için:
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Dayanışma!
Yorum Yaz