Sıradaki içerik:

AMERİKAN MÜDAHALESİNİN YENİ BİR BOYUTU OLARAK VEKALET SAVAŞI: UKRAYNA ÖRNEĞİ

e
sv

AVRUPA’NIN ENERJİ PARADOKSUNDA JEOPOLİTİK ARAYIŞLAR: TÜRKİYE, KAFKASYA VE ENERJİ PARADİGMASI

557 okunma — 18 Mart 2023 18:28
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Güney Ferhat BATI

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi 

Avrupa Birliği (AB), Rusya-Ukrayna savaşının en büyük maliyetini yaşamaktadır. Savaş başladığında hiç kimse bu savaşın maliyetinin ‘’enerji darboğazı’’ olacağını hesaplamamış olabilir. Ancak, gerçeklerin er veya geç ortaya çıkmak gibi bir yanı vardır. Ve bu gerçekle AB ve ülkeleri yüzleşmek zorunda kaldı. Rusya-Ukrayna savaşının kaç yılı bulacağı da muammadır. Bu yüzdendir ki, AB’nin ve özellikle AB’nin lokomotifi Almanya’nın devasa endüstriyel çarkları enerji ihtiyacını nereden ve nasıl temin etmenin endişesi taşımaktadır. Hakeza sadece Almanya’nın değil, AB’nin diğer ülkeleri de bu endişeyi yaşamaktadır. Madem Rusya’dan bunu telafi edemeyecekleri bir gerçek olmakta, dünyanın en zengin hidrokarbon yataklarının bulunduğu bir yer olan ‘’Hazar Havzası’’ ön plana çıkmaktadır. Hâlihazırda İtalya’ya kadar zaten ulaşan enerjinin ‘’stratejik boru hatları’’ neden AB’ye can simidi olmasın ki. AB ve Almanya kendi enerji paradokslarını yaşamakta, bu paradoksu da enerji paradigması olarak yönetebilirsiniz. Velâkin bunların yanında Hazar Havzası ülkelerini ve Kafkasya jeopolitiği iyi hesap edilmelidir, güvenlik açısından da. Uluslararası ve bölgesel aktörlerin hangileri bundan karlı çıkmak isteyecek, hangileri buna çomak sokmak isteyecektir. Jeopolitik, enerji ve güvenlik üçgeninde AB, Türkiye ve Kafkasya ülkeleri hangi hamleleri gerçekleştirebilir?

İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa kıtası savaşın sıcaklığını ve tehlikesini Rusya-Ukrayna savaşı ile yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Avrupa’nın gerek yaşam alanlarını ısıtmada gerekse sanayi çarklarının çalışmasında Rusya’dan temin edinilen yüksek oranda enerji ithalatıyla gerçekleştiği bilinmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı AB’nin son yıllarda yeşil enerjiye harcadığı zamanı, araştırmaları ve maliyetleri dikkate alındığında büyük bir şok dalgası yaşayarak geriye sarmıştır. Keza Avrupa’da kapatılan birçok nükleer santral tekrar açılıyor ve birçok kömür havzası da buna dâhildir. Rusya’dan Almanya’ya uzanan Kuzey Akım boru hattının hangi devlet ve kim(ler) tarafından sabotaja uğradığı bilinmemekle birlikte, bunun hangi devlete yaradığını görmek içinde okyanusun ötesinden AB ve ülkelerine enerji satışını (karlı bir şekilde) artıranda görmek mümkündür. Bu doğrultuda, Rusya-Ukrayna savaşının maliyetini jeopolitik ve güvenlik olmak üzere, özellikle enerji handikabından dolayı AB ve ülkelerinin yaşadığını ve büyük ihtiyaç duyanın ise Almanya olduğunu vurgulamalıyız.

Almanya AB demektir, AB’de Almanya demek, her ne kadar Fransa ile birlikte AB’nin iki büyük gücü olsalar da, AB’nin ağırlık taşıyanı ve öncüsü Almanya’dır. Bundan dolayıdır ki, sadece Almanya kendi vatandaşları ve sanayisi için değil, AB’nin geleceği ve birliğin içindeki ülkeler içinde alternatif enerji kaynakları yaratmak ve bulmak zorundadır. Bu arayış gerek AB gerekse Almanya için enerjinin paradoksunda jeopolitik arayışlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaklığında bulunduğu ve Azerbaycan’dan sevk edilen Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ile AB ülkelerine ve özellikle Almanya’ya gaz akışı için uygun görülmektedir. Bunun Almanya’daki devlet yönetimi ve üst düzey yetkililer tarafından uzun dönemli antlaşmalar çerçevesinde gerçekleştirilmek istenmesi Türkiye, Azerbaycan, Kafkasya’daki enerjinin paradigması olarak görülebilir. AB ve Almanya sadece doğalgaz değil, petrol türevlerinin de buna dâhil olacağını belirtmesi Kafkasya’daki Hazar Havzası hidrokarbon yatakları kadar, Türkiye’de kurulu olan ‘’stratejik boru hatlarını’’da önemli kılmaktadır. Ve bu önem doğrultusunda, TANAP’ın uzunluğunun 1850 km ve güzergâhındaki ülkelerin; Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya olduğu göz önüne alındığında azımsanmayacak bir stratejik boru hattının olduğu gerçeğini görebilmekteyiz.

Sonuç olarak, AB ve ülkelerinin enerji ihtiyacını Rusya’dan temin edemeyeceklerine göre, alternatif olarak kıtaya jeopolitik olarak yakın çevresinden temin edilecek başka yerler gereklidir. AB’nin büyük güçleri olan Almanya ve Fransa’yı, ABD’nin onlara teklif ettiği ve sattığı enerjiyi bu kadar pahalıya ne zamana kadar alacakları onları düşündürüyor. Bu arada ABD, Rusya-Ukrayna savaşı ile sadece hidrokarbon ürünlerini Avrupa’ya satmakla kalmıyor, farklı olarak birçok silahını da fazlasıyla satıyor. AB ülkeleriyle Almanya’nın Azerbaycan gazını ve petrolünü almak istemesiyle birlikte, zaten var olan karışıklığın hala sürdüğü Kafkasya jeopolitiğine sonrada Türkiye’ye bu enerji antlaşmalarının yansımaları olacaktır! Bu bağlamda, TANAP’ın dünyanın sayılı stratejik boru hatlarından biri olmasından dolayı jeopolitik, enerji ve güvenlik üçgeninde gerek AB ve Almanya’ya gerekse Türkiye, Azerbaycan ve Kafkasya’daki ülkelere uluslararası ve bölgesel aktörler hamle yapmak isteyeceklerdir. Burada Rusya ve İran bölgesel (komşu) olarak, ABD, Hindistan ve Çin uluslararası olarak dikkat edilmesi gereken devletler/ülkelerdir. Ezcümle; Türkiye’nin topraklarından geçmekte olan enerji boru hatları ‘’stratejik’’tir, bölgesel ve uluslararasıdır. AB ve ülkeleri de bunun farkındadır.

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.