Sıradaki içerik:

GÖÇ VE TERÖRİZMİN YENİDEN TANIMLANMASI

e
sv

AVRUPA, SÖMÜRGECİLİK, ANARŞİZM VE MİLLİYETÇİLİK

771 okunma — 03 Temmuz 2023 19:33
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Güney Ferhat BATI

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi 

Bumerang nedir? ‘’Bir yere doğru fırlattığınızda size doğru geri dönen bir av aracıdır’’ Fransa’da yaşananlarla ‘Dünya Siyasi Tarihi’ni okumayanlar ya bir şeyleri kaçırıyorlar ya da korktukları için dile getirilmesini istemiyorlar; Milliyetçilik! Milletleri var eden ‘öz’leri vardır, bu istismar edildiğinde doğal olarak yansımaları olmaktadır. Fransa’da göçmenlerin ve mültecilerin kamu düzenini hiçe sayarak gerçekleştirdiği olayların Kıta Avrupası’na ve dışına yansımaları da olacaktır. Demografik politikaların yanlışlıkları ‘’Bumerang’’ gibi görülebilir, gün gelir sizi vurur, bugün Fransa’da yaşananları geçmişte Kıta Avrupası’nda farklı yerlere ilerlediğini ve evirildiğini görmemek için ‘’hipermetrop’’ veya ‘’miyop’’ olmamız mı gerekir? Tabi ki hayır. Şu anda Fransa’da yaşanan dip dalgadan çıkacak sonuç şudur; Milletleri var eden ‘öz’ler, demografik anarşizm veya terörizm yüzünden tehlike ve tehdit altındadır. Dünya Siyasi Tarihi, yeniden Fransa’da vuku bulur mu acaba?

Avrupa’ya tarihsel bir perspektiften bakıldığında sömürgecilik düzenin temellerini attığını ve gerçekleştirdiği sömürgecilik ile gittiği kıtalardaki ülkeleri emperyalizm ile soyduğunu görmek mümkündür. Günümüzde Fransa’da yaşananlar ‘’ne ekersen, onu biçersin’’ atasözünü bizlere hatırlatıyor. Keza, ‘’Batı’’ uygarlığının uluslararası sistemde yüzyıllardır kötü anlamda ektiği tohumlar, bugün Avrupa’yı sarmalayarak bir diyetin bedelini ödettiğini görüyoruz. Çoğu kişi sadece Fransa’nın Afrika’yı talan ederek sömürdüğünü sanıyorsa yanılıyor. Zira Afrika’nın en büyük kıyımını Almanya gerçekleştirmiştir, o kadar ki Namibya’da (soykırım) milyonlarca yerli halkı Atlas okyanusuna sürmüşlerdir. Bu yetmezmiş gibi binlerce ‘Namibli’ Hitler Almanya’sında laboratuar da deneylerde kullanılmışlardır. Şu anda Almanya Cumhurbaşkanı görevinde olan F. W. Steinmeier Dışişleri Bakanı iken dünyanın önünde özür diledi. Hakeza Belçika, Zaire’de (Demokratik Kongo Cumhuriyeti) büyük kıyımlara yol açmıştır. Hollanda, Portekiz, İngiltere, İtalya, İspanya ve Kıta Avrupa’sı ülkeleri sömürgeciliğin tarihini yazmışlardır!

Fransa’nın birçok kentinde yaşanan anarşizm’in birde öteki yüzünü (milliyetçilik) yakın bir zamanda görmek mümkündür. Milliyetçiliği, okuryazar bir sınıfla özdeşleştirmek hata olur, mesela Rusların, kendilerinden olmayan birileriyle karşılaştıklarında kendilerini ‘Rus’ olarak görmeyecekleri gibi. Keza, İtalyanların ve Almanların köklerinden kopması düşünülemez doğal olarak. ‘’Ulusal Güvenliği’’ tehdit edecek ve kamu düzenini tehlikeye atacak kadar olayların çığırından çıkması göçmenlerin ve mültecilerin tahammül sınırlarını fazlasıyla zorladığını bunun bir hak aramaktan çıkarak daha çok onları suçlu hale getireceğini de belirtmek gerekir. Günümüzdeki Fransa olaylarının ‘Avrupa Milliyetçiliği’ni birleştirerek yeni bir devrime gitmeyeceğini kim garanti edebilir? Kimsenin bunun için garanti sözcükler kuramayacağı da malumdur. 1834’de ‘Genç Avrupa Kardeşlik Yasası’nda şöyle denmiştir: ‘’Her halkın, insanlığın genel misyonunun gerçekleşmesinde yerini alacak kendi özel misyonu vardır. Her halkın milliyetini oluşturan, bu misyondur. Milliyet, kutsaldır.’’

NATO’nun öncelikli olarak yaptığı planlamalar, projeler ve tatbikatlar tesadüfî değildir! NATO’nun bu yılın şubat ayında müttefiklerin işbirliği ile Fransa’nın bir kentinde on bine yakın askerin katılımıyla gerçekleştirdiği tatbikat günümüzde Fransa’da yaşananların ön hazırlıklarına yönelik miydi? Kuşkusuz, Fransa’nın stratejik kurumları (istihbarat teşkilatları) bunu öngörerek NATO’nun tatbikatını ülkelerinde desteklediler ise NATO’nun stratejik birimleri fazlasıyla bunu öngörmüştür. Bundan dolayıdır ki, gelinen süreç şunu göstermektedir; Kıta Avrupa’sı göçmen ve mülteci krizinden öte bir ‘anarşizm’ ile karşı karşıyadır ve bunun ‘terörizm’den hiç bir farkı yoktur. Ayrıca, NATO bundan sonra ne gibi hazırlıklar yapmakta ve yapacaktır, önümüzdeki günlerde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gerçekleşecek 2023 NATO Liderler Zirvesinde açıklanacak bildirge ile belli olacaktır.

Sonuç olarak, Kıta Avrupa’sı 21’inci yüzyıl ile birlikte bir bocalama ve duraklama yaşamakla beraber, Rusya-Ukrayna savaşı da bunlara bir nevi ‘tuz biber’ oldu, denilebilir. Avrupa ülkeleri emperyalist ve sömürgeci politikalarıyla yüzleşmek bir yana, öz eleştirilere bile tahammül edemediler, hala da öyledirler. Fransa’da yaşanan vukular, sadece buraya has olduğu düşünülerek geçiştirilemez, zira bu yılların hatta yüzyılların bir ‘’kartopu’’ misali çığ’a dönüşmesidir. Ne var ki, burada sömürülen, ezilen ve ırkları yok edilmeye gidilen insanların olduğu göz önüne alındığında, aynı şekilde göçmen ve mülteci politikasının da başka milletlerin varlığını tehdit edecek hala dönüşmesine de izin verilemez ve kabul edilemez. Hakeza, şiddet olayları böyle devam ettiği sürece Kıta Avrupa’sındaki hiçbir ülke/devlet ‘milliyetçiliğin’ önüne geçemeyeceği gibi Paris’ten Roma’ya kadar ve Berlin’den Belgrad’a kadar süregelen zincirlere dönüşür(!), anarşizm ve olayları ‘’Ulusal Güvenliği’’ tehdit boyutuna ulaştığında ‘uluslararası örgütlerin’ (NATO) devreye girmesine kadar varır ve bu istenmeyen sonuçlar çıkarır, elzem olmakla beraber.

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.