Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ ÖNEMLİ AKTÖRÜ: İNGİLTERE
Mustafa KÖKMEN
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, ULESAM Yayın Kurulu Üyesi
ABD başkanlık seçimleri, malum olduğu üzere küresel çapta geniş etkilere sahiptir ve Latin Amerika ülkeleri bu etkilerin hissedildiği önemli bölgelerden biridir. Bölgenin uzun yıllar “Amerika’nın Arka Bahçesi” olarak nitelendirildiği bilinmektedir. ABD’nin Latin Amerika ile tarihsel, ekonomik, politik ve kültürel bağları göz önüne alındığında, her başkanlık değişimi, bu bölge için çeşitli yansımalar ve etkiler doğurmuştur. Bu yazıda, ABD başkanlık seçimlerinin Latin Amerika üzerindeki etkilerini çeşitli perspektiflerden inceleyeceğiz.
ABD başkanlık seçimleri, geçmişten bu yana Latin Amerika ile olan diplomatik ilişkileri doğrudan etkilemiştir. Demokrat veya Cumhuriyetçi bir başkanın seçilmesi, bölgedeki ülkelerle olan ilişkilerin yönünü belirlemektedir.
ABD’nin ekonomik politikaları, Latin Amerika ekonomilerini doğrudan etkiler. Nitekim kıta genelinde vuku bulan yoksulluk ve ekonomik krizler ilişkilerde uzun yıllardır öne çıkmaktadır. Serbest ticaret anlaşmaları, gümrük tarifeleri ve ABD’nin ekonomik büyüme oranları, Latin Amerika’nın ekonomik sağlığını etkilemiştir.
ABD’nin göç politikaları, Latin Amerika’dan ABD’ye göçü doğrudan etkilemiştir. Demokrat ve Cumhuriyetçi başkanların göç konusundaki yaklaşımları büyük farklılıklar göstermektedir. Her yıl Güney Amerika’dan, Karayipler bölgesini aşarak Panamerikan kuşağı üzerinden Meksika’ya oradan ise ABD’ye geçmeye çalışan binlerce düzensiz göçmen ilişkilerin gidişatında önemli rol oynamıştır.
Demokrat başkanlar genellikle daha ılımlı, hoşgörülü göç politikaları benimserken, Cumhuriyetçi başkanlar daha katı ve radikal politikalar uygulamışlardır. Bu durum, Latin Amerika’dan ABD’ye göç eden insanlar için büyük önem taşımaktadır. ABD’nin sınır güvenliği politikaları, Latin Amerika’dan gelen göçmenlerin sayısını ve bu göçmenlerin karşılaştığı zorlukları doğrudan etkilemiştir.
ABD başkanlık seçimleri, dünya genelinde olduğu üzere Latin Amerika’da da geniş medya ilgisi çekmekte ve halkın ABD’ye bakış açısını etkilemektedir.
ABD başkanlık seçimleri, Latin Amerika ülkeleri için geçmişte olduğu gibi yakın gelecekte de önemli yansımalar ve etkiler doğuracaktır. Dış politika, ekonomik ilişkiler, göç politikaları ve sosyo-kültürel etkiler, bu seçimlerin Latin Amerika üzerindeki başlıca yansımalarıdır. Donald Trump ve Kamala Harris arasında geçen başkanlık yarışı şimdiden Latin Amerika ülkeleri için oldukça bağlayıcı bir hale bürünmüştür. Bölgedeki ülkeler, ABD’deki her siyasi değişimi dikkatle izler ve bu değişimlere uyum sağlamak için stratejiler geliştirir. ABD’nin bölgedeki etkisi, sadece politik ve ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel alanlarda da hissedilmeye devam edecektir. Resmi rakamlara göre 60 milyon Latin Amerikalının yaşadığı ABD’de bugün önemli bir Latin Amerika diasporası oluşmuştur. Bu durum doğru orantılı olarak, her yıl milyonlarca Amerikan vatandaşının da Latin Amerika ülkelerinde bulunmasını beraberinde getirmektedir. Her iki taraf içinde demografik anlamda ciddi tehditleri de göz önüne almak gerekir. ABD başkanlık seçimleri yakın dönemde eski nüfuzunu kaybetmeye başlayan ABD için bir fırsat olabilir. Şartlar ne olursa olsun bölgedeki en etkin aktör hala ABD’dir. ABD ise sahip olduğu jeopolitik avantajı bölgede var olmaya çalışan aktörlere karşı iyi kullanmayı arzulamaktadır. Fakat bu arzu somut anlamda kıtadan edinilen çıkarlara eskisi gibi yansımamaktadır. Çin ve Rusya başta olmak üzere dünya aktörlerinin bölgede ciddi anlamda varlığını arttırdığını belirtmek sır değildir. Yakın gelecekte ABD dış politika yapıcıları, bu gidişatı iyi okuyamazsa bölgedeki nüfuzunu kaybetmeye devam edecektir.
Yorum Yaz