Sıradaki içerik:

RUSYA’NIN UKRAYNA SAVAŞI KAPSAMINDA AB POLİTİKALARI

e
sv

AVRUPA’NIN 21’İNCİ YÜZYILDA SAVAŞ İLE YÜZLEŞMESİ: ZORLUKLAR, MEYDAN OKUMALAR VE PARAMETRELER

1351 okunma — 24 Şubat 2023 19:28
avatar

admin

  • e 1

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Güney Ferhat BATI

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi 

Kıta Avrupa’sı yüzyıllar boyunca kendi içerisinde büyük rekabetlere, zorluklara, meydan okumalara ve savaşlara sahne oldu. Avrupa’da bir tarih geçidinde; derebeyliklerden başlayarak, hanedanlıklara, imparatorluklara ve devletlere kadar farklı oluşumlar ile olgular çerçevesinde bitmek bilmeyen parametreleri görmek mümkündür. Geride bıraktığımız yüzyıllarda Avrupa’da dönüm sayılabilecek Rönesans ile Reformdan, Viyana Antlaşması ile Vestfalya Antlaşmasına kadar ve benzeri birçok antlaşma/olay/olgu kıtada huzur, barış ve birlikteliği sağlamak adına yapılmaya çalışılmıştır. Ortaçağ’dan başlayarak 20’inci yüzyılın ikinci yarısına kadar Avrupa’nın parçalı halini İkinci Dünya Savaşı sonrasında bütünleştirecek umutlarda görebiliriz. Bu umutlara rağmen Avrupa’yı ‘’Birlik’’ ve ‘’Bütünlük’’ içerisinde görmek hiçte kolay olmamış ve bu yolculuk yani diğer bir deyişle AB (Avrupa Birliği) olmaları da her şeyin güllük gülistanlık taşıdığı anlamına gelmemelidir. Özellikle 21’inci yüzyılın ilk çeyreğine baktığımızda Avrupa’nın/Birliğin finans, salgın ve son olarak Rusya-Ukrayna savaşı ile sallandığını vurgulamalıyız.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşının başlangıç yeri Kıta Avrupa’sı oldu, bu iki büyük savaşta en çok gözyaşının ve dramın, acının ve yıkımın, ayrıca insan kaybının yaşandığı yer Avrupa olmuştur. Özellikle İkinci Dünya Savaşı ile büyük bir trajedi yaşayan Avrupa, yüzyıllardır özlediği refah ve barışa yol almak üzere önemli adımlar attı; Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) ve son olarak şimdiki AB’nin bir önceki ismi olan Avrupa Topluluğu (AT). 1950’den 1960’a ve 1970’lere kadar, ayrıca günümüze kadar sırf Kıta Avrupa’sının birlik, beraberlik ve bütünlüğü çerçevesinde birçok tarihsel antlaşmalar/olgular gerçekleştirildi. Neden mi? Avrupa’nın ve halklarının bir daha geçmişteki gibi parçalanmaması ve uzun savaşlarla tarihten yok olmaması, ayrıca da yorgun bir kıtanın tekrar olmaması için de.

Soğuk Savaş Döneminde Avrupa her zaman istim üstündeydi ve tehlikenin arz ettiği bir kıtaydı, zira ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ile SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) arasındaki rekabetin meydanı Kıta Avrupa’sıydı. Avrupa tarihsel anlamda da iki büyük güç arasında (ABD ile SSCB), yıllar hatta yüzyılları alacak şekilde sıkıştı ve bu güç savaşlarına en fazla maruz kalan kıta oldu ve olmaya devam ediyor. Nükleer başlıklı füzelerden yine etkilen Avrupa’dır, günümüzde ‘Orta Menzilli Füzeler Antlaşması’ndan Kremlin’in (Rusya) çekilecek olması ve bundan birkaç yıl önce ilkin Washington (ABD) yönetiminin bunu yokuşa/belirsizliğe sürüklemesi sadece Kıta Avrupa’sı için değil, aksi taktirde dünyanın da güvenilir bir yaşamdan yoksun olacağı anlamına gelecektir.

Sonuç olarak, bugün Kıta Avrupa’sında Rusya-Ukrayna savaşının yıldönümü (24 Şubat) olmakla birlikte, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa sıcak çatışmanın tam bir yıldır sürdüğü gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yazımda da değindiğim gibi Avrupa, yüzyıllar boyunca kıta içerisinde milyonlarca insanın ölümleriyle neticelenen ve yaşanan savaşlar gördü. Ve nihayetinde 20’inci yüzyılda buna ‘’dur’’ demeyi bildi ve birlik/bütünlük olma yolunda da önemli mesafeler kat etti. Ne zaman ABD güdümündeki NATO’nun genişleme süreci Doğu Avrupa’ya doğru periyodik yıllar/tarihler eşliğinde devam etmeye başladı, işte orada da Sovyetler Birliğinin devamı niteliğindeki Rusya Federasyonu için ‘’ulusal güvenlik’’ konusu oldu. Bu savaşı tüm dünyanın seyrettiği gibi Türkiye ve milleti olarak da dibimizde izliyor ve hissediyoruz. Zira savaşın başından bu yana farklı mecralarda/platformlarda yazdığım gibi hatta söylediğim gibi bir kazanan var şu ana kadar; ABD! Niye mi ABD? Çünkü dünyanın en büyük silah ve savunma sanayi ülkesi olarak silahlarını birçok Avrupa ülkesine fazlasıyla satıyor (Rusya tehdidi!), ayrıca enerji darboğazında olan Avrupa’ya gemilerle gazını da satıyor.

Nihayetinde Avrupa’nın farklı ülkelerinden birçok ses çıkmakla birlikte, kıtadaki ülke liderlerinin bu savaşın bitmesinin gerekliliğini ifade etmeleri sadece bir söylemden ibaret değildir. Hakeza bu liderler uzamakta olan Rusya-Ukrayna savaşının Kıta Avrupa’sının güvenliğine büyük tehdit olduğunun farkındalar, çünkü ABD’nin zorlamasıyla çıkan bu savaşın Avrupa’yı ABD’ye muhtaç etmekte olduğunu Rusya’nın da Avrupa ülkelerine daha da saldırgan tutuma yönlendirdiğini görmekteler. Soğuk Savaş Döneminden günümüze dünyanın en çok nükleer başlığına sahip olan Rusya’nın topraklarına olası füze saldırısı olması halinde Avrupa’nın tümünü içine alacak şekilde cevap vermeyeceğini kim garanti ediyor? ABD mi, NATO mu veyahut AB mi? Bence hiçbiridir. AB, tarihinde ilk defa üçüncü bir ülkeye (Ukrayna’ya) askeri operasyonlar için 4 milyar avroluk silah sevkiyatını finanse etti. Ezcümle; Avrupa’nın bir daha savaşla yüzleşmemek için zorlukları, meydan okumaları ve parametreleri iyi hesap etmelidir, keza karşısındaki Sovyetler Birliğinin mirasçısı Rusya’dır!

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.