Sıradaki içerik:

JEOPOLİTİK, GÜVENLİK VE SAVUNMA BOYUTLARIYLA TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ

e
sv

AVRUPA’NIN PASİF SİYASETİ’NDE UKRAYNA’NIN YALNIZLIĞI

466 okunma — 16 Temmuz 2022 22:52
avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Güney Ferhat BATI 

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi

Rusya-Ukrayna savaşının üzerinden 140 gün geçti ve geçiyor, bu savaşın daha da uzayabileceğini gösterecek emareler fazlasıyla mevcuttur. Ukrayna’da yaşananlar konusunda geçmişten günümüze şahsımın üzerinde durduğu ve özelikle vurgulamaya çalıştığım şu olmuştur; ABD/AB ve NATO kısacası ‘’Batı’’ dediğimiz blok Ukrayna’nın ne kadar yanında olur, bu yakındalık/destek ne kadar samimiyet içeriyor, ayrıca Ukrayna özelinde ne kadar insani hassasiyete sahip oldular? Yoksa savaşın başından bu yana söylediğim gibi mi olacak: ‘’Yugoslavyalaşan Ukrayna’’ya evrilmek mi isteniyor/bekleniyor! Keza 140 gününü doldurmuş Rusya-Ukrayna savaşında gerek ABD’nin yöneticileri gerekse AB’nin lokomotifi olan Fransa ve Almanya’nın yöneticilerinden de farklı ve şaşırtıcı sözler gelmeye başladı.

Rusya’nın Ukrayna’daki Severodonetsk ve Lysychansk şehirleri üzerindeki baskısı netice verdi ve buraları ele geçirdi, bu bağlamda Rusya, Luhansk bölgesinin tamamını denetimi altına alarak stratejik bir kazanım elde etmiş oldu. Ukrayna’dan çatışma haberleri gelmeye devam ederken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yine yaptı yapacağını ve tabiri caizse gündeme bomba gibi düşen açıklamalara imza attı. Savaşın çıkmasını engellemek için Kremlin’e giden ancak eli boş dönen Macron şimdi de ‘’Rusya küçük düşürülmemeli’’ sözü ile gündemde yerini almış oldu. Ülkesinin basınına konuşan Macron, Fransa’nın rolünü ‘’arabulucu bir güç’’ olarak tanımladı. Macron, açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verdi; ‘’Rusya’yı küçük düşürmemeliyiz ki savaş bittiği gün diplomatik kanallardan bir çıkış yolu inşa edebilelim. Putin’in, halkı, kendisi ve tarih için temel ve tarihi bir hata yaptığını düşünüyorum.’’ Macron, Putin’in kendisini izole ettiğini ve bu durumdan çıkmasının zor olduğunu ve arabulucu görevine talip olduğunu her fırsatta dile getirdi, ne var ki bu açıklaması sadece Fransa’da değil tüm Avrupa’da yadırganarak ters tepti. Macron’un bu sözlerine asıl savaşı iliklerine kadar yaşayan Ukrayna’dan da yanıt gecikmedi. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba, Macron’un sözlerine tepki gösterdi. Sosyal medya hesabı üzerinden bir mesaj yayınladı; ‘’Rusya’yı küçük düşürmemeye yönelik çağrılar, ancak Fransa’yı ve buna çağrıda bulunan diğer ülkeleri küçük düşürebilir’’ diyerek hem Fransa yönetimine hem de Macron’a yüklendi.

Ukrayna Savunma Bakanlığı sözcüsü Oleksandr Motuzyanyk, Rusya’nın, doğu Ukrayna’daki Donetsk Nehri yakınında bulunan Ukrayna güçlerinin zayıf noktalarını tespit etmeye çalıştığını söyledi. Ukrayna istihbaratı, Rusya’nın mevcut durumda ancak bir yıl daha savaşı sürdürebileceğini, son dönemde füze saldırılarının azaldığını ve Rus ordusunun envanterinde bulunan gelişmiş füze sayısının tükenmeye başladığını ifade ediyor. Öte yandan Ukrayna Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Direktörlüğü Temsilcisi Vadim Skibitski, İngiliz “The Guardian” gazetesine yaptığı açıklamada, “Bu artık toplarla yürütülen bir savaş ve biz bu açıdan mücadeleyi kaybediyoruz” dedi. Skibitski, “Şu anda her şey Batı’nın bize neler gönderdiğine bağlı. Bizim bir topumuza karşı Rusların 10 ila 15 topu var. Batılı ortaklarımız bize ellerindekilerin yüzde 10’unu gönderdi” ifadelerini kullandı. Yetkili, Ukrayna’nın günde 5 bin ila 6 bin top mermisi kullandığını belirterek, “Neredeyse tüm top mermimiz bitti ve şimdi 155 kalibrelik standart NATO mermilerinden kullanıyoruz” diye konuştu.

Almanya’da, Angela Merkel sonrasındaki yeni yönetimin Rusya-Ukrayna savaşının içinde birden kendilerini bulması ‘’sudan çıkmış balık’’a döndüklerini gösterir. Ukrayna yönetimi Almanya’dan ağır silah talebini yinelerken, Başbakan Olaf Scholz Alman Ordusu’nun imkânlarının sınırlı olduğunu söyledi. Rusya’nın olası saldırısına karşı Almanya’nın kendisini savunabilme yetisinin korunması gerektiğini belirten Scholz, Alman savunma sanayi şirketlerinden Ukrayna’ya ne tür silah ihraç edebileceklerini içeren liste istediklerini, Ukrayna’nın talep ettiği silahların parasını Almanya’nın karşılayacağını ve imkânları ölçüsünde silah yardımını sürdüreceklerini söyledi. Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi Andrij Melnyk ise “Scholz’un açıklamaları Ukrayna’nın başkenti Kiev’de hayal kırıklığı ve üzüntüyle karşılandı” dedi. Başbakan Scholz’un Ukrayna’nın alacağı silahlara parasal katkıda bulunacakları yönündeki açıklamasından memnuniyet duyduklarını belirten Melnyk, birçok sorunun açıklık kazanmadığını, Alman Ordusu’nun imkânı olmadığı yönündeki sözleri ise inandırıcı bulmadıklarını kaydetti. Melnyk, “Alman Ordusu’nun 400’ün üzerinde Marder tankı var. Bunların 100’ü eğitim ve manevra için kullanılmaktadır. Bunlar derhal Ukrayna’ya gönderilebilir” dedi. Her ne kadar Almanya’nın Ukrayna’ya yardım ediyoruz demesine rağmen, aslında gerçek şudur ki; Almanya’nın bir önceki yönetimi ve görevde bulunan şimdiki yönetimi Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşta aktif davranmak istemediğini ve bunu da tüm davranışlarıyla/isteksizliğiyle apaçık gösteriyor.

Sonuç olarak, günler geçtikçe ve ilerledikçe Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’ya savaşın başından bu yana verilen güçlü (göstermelik) desteğe rağmen Ukrayna’nın yalnızlığını görmekteyiz. Keza her ne kadar Ayı’nın (Rusya’nın) fütursuzca saldırıları şiddetli, öfkeli ve parçalayıcı olsa bile günümüze kadar Ukrayna’nın iyi dayandığını da gözden kaçırmamak lazımdır. Ne var ki, Ukrayna’nın ‘güvendiği dağlara kar yağdığını’’ söylemek isabetli olacaktır, zira son dönemde Avrupa’nın öncü devletlerinden gelen açıklamalar sadece dünya kamuoyunu şaşırtmadı, Ukrayna’nın ne kadar yanında olduğunu sorgular hale de getirmiştir. Aslında gerçekçi bir perspektiften bakıldığında başta Macron olmak üzere diğer Avrupalı yöneticilerden gelen açıklamalar, Ukrayna’nın AB’ye, ABD’ye ve NATO’ya güvenerek nasıl büyük bir girdabın içine girdiğini göstermek açısından ibretliktir.

Uluslararası alanda üst düzey katılım sağlanan ‘’Avrasya Ekonomi Zirvesi’’ne davet edilen biri olarak bu yılki zirvede Polonya Savunma Bakanlığı (2007-2011) görevinde bulunan Sayın Adam Bogdan Klıch ile tanışmam vesilesiyle muhabbetimizden birkaç cümleyi buraya yazmak isterim; ‘’NATO’nun bir bütün içerisinde hareket etmelidir. Savaş Ukrayna’da bir göç ve dramatik hayatlar oluşturdu. Bunu en çok bizim ülke (Polonya) yaşamakla birlikte, diğer Avrupa ülkelerine de sirayet etti, edecektir. Rusya’nın durdurulması lazım, ancak bunu AB’nin önde gelen devletleri Fransa ve Almanya’nın daha çok kavraması lazımdır. Keza sadece Doğu Avrupa’yı değil, tüm Avrupa’yı büyük ve öngörülemez bir savaş tehlikesi beklemektedir.’’ dedi. Aslında birçok şey konuştuk kendisiyle, ancak buraya sığdırılmaz. Ezcümle; Ukrayna artık NATO üyesi olamayacağını kabul etmesinin ardından, en azından AB’ye katılma şansını elde etmek istiyor, jeopolitik kırılganlığını hem sembolik hem de stratejik bir yol olarak görüyor.

  • Site İçi Yorumlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.